Ana içeriğe atla

Yaptılar, Oldu!

Konu, 2 sene önce üniversite 2. sınıfta hakkını vererek hazırladığımız ilk projemize dayanıyor. Marketing Management, ki benim en sevdiğim derstir kendisi, dersimiz kapsamında çok değerli ve benim için yeri farklı olan hocamız Prof. Dr. G. Nazan Günay bizlerden gruplarımızla yeni bir ürün oluşturmamızı ve tüm pazarlama süreçleriyle hazırlamamızı istedi. Neyse ki gelmiş geçmiş en mükemmel grup arkadaşlarım vardı ve hem eğlenerek hem de zorlanmadan projemizi gerçekleştirdik. İlk düşüncemiz topuğu istenildiğinde katlanıp düz babete dönüşen bir ayakkabıydı, ama ben özellikle itiraz ettim çünkü hayata geçirilmesinde fiziksel olarak imkânsızlıklar görüyordum, ama proje illa ki gerçekleştirilebilecek bir ürün olacak diye bir şart da yoktu. Sonra bu fikirden vazgeçtik ama bizden sonraki yıldı yanlış hatırlamıyorsam alt sınıftan bir grup bu fikri proje olarak sunmuş hocamıza. Biz de canım arkadaşlarımla yolumuza tahin-pekmez karışımımızla devam ettik. Fikir benden çıkmadı, çünkü ben yemiyorum kendilerini. İlk bakışta çok farklı bir ürün olarak gelmeyebilir, ama o sırada sadece Koska’nın çıkardığı 20 ve 40 gr’lık plastik kaplarda satılan karışım mevcuttu. Biz daha çok miktarda ürünü, organik ürünü, cam şişede ve turistleri hedef kitlemiz olarak belirleyerek hazırladık adını da "Pektahlı Organic" koyduk. Etiket tasarımını yaptık, şişenin kulbuna karışımın içine katılabicek bakliyatlardan astık. Sunumu yaparken de sınıfa minik ekmek dilimleri üstüne dökerek tattırdık ürünümüzü. Notumuzu da aldık en alasından. Buraya kadar her şey güzel değil mi?
Şimdi dünü anlatayım. TV’de onunla karşılaştım. Koska Süper İkili. Öyle kaldım. Evet, onların hedef kitlesi farklı ve ürün organik değil, hatta bence Koska için geç kalınmış bir ürün. Belki yıllardır gündemde onlar için de ama Ar-Ge çalışmaları v.s. uzamıştır bilmiyorum ama yaptılar mı yaptılar. Bu yazıyı yazma sebebim hafif bir hayal kırıklığı ile şaşkınlığımın birleşmesi oldu. Diyeceğim o ki, bir fikriniz varsa ona asılın, gidin kime uygunsa o ürün yakasına yapışın. Başarı, kimseye oturduğu yerden gelmiyor. Onlarca yarışma ve fırsat var, değerlendirin, kaçırmayın derim.
P.S. Yeri gelmişken, hazır öğretmenler gününe de girmişken, Nazan Hocamıza buradan teşekkür etmek istiyorum, şahsım adına konuşursam bana çok şey kattı, ufkumu genişletti, hayatıma yeni pencereler açtı. İyi ki varsınız hocam. Öğretmenler gününüz kutlu olsun. 
(Önceki blogumdan alınmıştır. (2012-11-24 03:37:00) http://seymaustun.blogcu.com/yaptilar-oldu/13216684 )

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unvan Delisi

Başlık unvan delisi çünkü durumun en net ifadesi bu. Twitter hesabında herkes CEO. İşin ilginci gerçekten bir şeyler yapanların, küçük ya da büyük kendi işini başarıyla yürütenlerin tevazusu. Kurucu kelimesi bile yok çoğunda. Peki hiç kimseyken hatta çabalamazken kendine unvan yakıştırmak niye? Ben bunu gerçekten anlayamıyorum. 1. sınıftan, mezun olana kadar Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini sayısal olmayan her derste neredeyse gördük, görmediysek değindik. 5 kategoride olan bu ihtiyaçlar tamamlandıkça bir üst seviyedeki ihtiyacı tatmin etme arayışına girmek olarak açıklayabilirim kendimce. 1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım) 2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği) 3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık) 4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı) 5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erd

2. El Alışveriş Üzerinden Farkındalık

Covid-19'un hayatımıza girmesiyle başlayan karantina süreci, çoğumuz için bir farkındalık dönemi haline geldi. Aslında ikinci bir ayakkabıya ihtiyacımız olmadığını bir an için bile olsa düşünmedik mi? Tabi bu böyle sürmeyecek. Pandemi bittikten sonra tüketim alışkanlıklarımıza geri dönmekle kalmayıp, bir süre markaların satış rakamlarında ciddi artışlar olacağı öngörülüyor. Viyana’da açıldığı gün Louis Vuitton mağazasının önündeki kuyruk, Hermes’in tek mağazasıyla Çin’de şimdiye kadarki en yüksek satış rakamına ulaşması da varsayımları doğrular nitelikte. Tüm bu tüketim çılgınlığı içinde büyüyen bir diğer pazar; 2. el ürün satış siteleri. Biraz hafızanızı zorlarsanız çocukluğumuzdaki Amerikan filmlerinden ‘garaj satışı’ olarak adlandırılan sahneleri hatırlarsınız. Ülkemizde ikinci el alışveriş fikrinin ev ve arabanın dışına çıkması ise uzun zaman sürdü. Şimdi genel bir bakış atalım; son verilere göre mobil telefon abone sayısı 83 milyon civarında. Z kuşağı ise 15 milyon kişil

Hatırımda

Bir güzelfikirle korona günlerinde karşınızdayım. Ben ağustosun ortasından beri evde olduğumdan karantina benim hayatımda bir değişiklik yapmadı. Yoksa bol bol okuyup yazmak için yeni fikirler için ve daha bir çok şey için mükemmel bir fırsat şu karantina. Ama yine de keşke her şey eskisi gibi olsa da fırsat bulamasak bu saydıklarıma. İnşallah o günler geri gelecek.. Dönelim fikrime. Aylar oldu fikrim bana geleli gerçi, her neyse.  Ben aradım taradım bulamadım bir online anı defteri uygulaması. Memono var ama sadece Apple cihzlardan bağlanılıyor. Yani android koca bir boşluk. iPhone ile olan bağlarımı koparınca ipade indirmek durumunda kaldım uygulamayı ama ipadde resimler olmuyor, ve yazı yazmak bana daha zor geliyor. Sonuç olarak memono öylece duruyor.  Peki bence ne olmalı; *Mail adresi ile uygulamadan ve tarayıcıdan bağlanılabilir bir uygulama erişim kolaylığı sağlar. Cihaz değişimde veri kaybı yaşanmamış olur.  *30 yaş altını hedefliyorum. *Gençler, bu uygulama ile k