Ana içeriğe atla

Geç de olsa...



Woman In Black geçtiğimiz Mart ayında vizyona girdi ve ben gidip izleyemedim. Az önce fırsat oldu ve oturdum başına. Çok mu matah da ben bu kadar taktım izlemeye, tabii ki hayır. Bunca hevesimin sebebi tabii ki Daniel. O bizim aileden biri yaklaşık 10 yıldır. 
Daniel'ı bu güne getiren Harry Potter, benim de gönlümde yer etme sebebi. Harry Potter kalıbından sıyrılarak çektiği, ilk başrolü oynadığı filmi Woman In Black olunca izlememek içime dert olmuştu. 
Ve izledim. Yine klasik, karanlık, elektrikten yoksun dönemlerde geçen, mezarların evlerin bahçelerinde olduğu, hyaletlerin insanlar gibi ortalarda gezdiği, güneşin hiç görünmediği, bolca yağmurlu ve fırtınalı bildiğimiz bir İngiliz filmi. Neyse ki aşina olduğum bir tarz, yadırgamadım. 
Daniel... Aynı ses tonuyla kendini Arthur Kipps olarak tanıtması biraz ilginç geldi. Yine tren yolculuğu falan. Aynı bakışlar, o tutuk ifade, bizim Harry işte diyorum, onun  gibi cesur, meraklı, ve kahraman. Ama filmin başında ona hüzünlü gözlerler bakmadım değil. Karısını kaybetmiş bir adam, oğluyla kamış bir babaydı ve ben "ah canım benim ya kıyamam" demekten kendimi alamadım. Bir de bizim Cansel Elçin'e çok benzemiş gibi geldi, ben mi benzettim sadece? 
Sıfır beklentim vardı filmden ve iyi ki de öyle olmuş. Düz bir senaryonun sanki sadece Daniel'ın "ben artık Harry değilim" dediğinin ispatı amacıyla beyazperdeye uyarlanması gibi bir şey olmuş. İzlerken tabii ki sonunu merak ederek izledim ama ani hareketler ve sesler dışında bir korku gerilim unsuru yoktu ya da ben o sahnelerde kulaklığı çıkardığım için olabilir, yalnız izledim ondan yani. Fakat sonunu çok sevdim, mutlu son denir mi emin değilim ama mutlu sondu işte. İzleyin der miyim bilemiyorum, vakit geçirmek için olabilir. Ben sinema eleştirmeni değilim, sonuçta izlememde Harry Potter'ın hatırı var, o benim tek tutkum. 
Diyebilirim ki Daniel'ın daha çok yolu var, ben ona inanıyorum. Ama ne oursa olsun, ne kadar zaman geçerse geçsin, yüzlerce role de girse, o hep Harry benim için, öyle de kalacak... 
(Önceki blogumdan aktarılmıştır. (2012-06-12 01:59:26) http://seymaustun.blogcu.com/gec-de-olsa/12642238 )

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İş Aşkı

Mezuniyet kapıya dayanınca hep aynı soru yağmur gibi yağıyor etraftan: " eee ne yapacaksın, iş başvurusunda bulundun mu hiç?", "işletme mezunları ne yapar ki? bak falanca banka girdi pek rahat.", "aa pazarlama mı, arabayla gezcen mi de kız işi mi o?"... böyle uzayan bir liste, sanki bizim içimizde fırtınalar kopmuyormuş gibi, dış sesler olmadan diplomayı alıp evin duvarına asma planları yapıyormuşuz gibi baskı hep baskı. Mahalle baskısı işte alın size.  Tabii ki hepimizin hayalleri var, kariyer yapmak istediğimiz alanlar var. Tabii ki kendi paramızı kazanıp, hayat standardımızı ve statümüzü yükseltmek istiyoruz. Maslov'un hiyerarşisinin tepesinde hepimizin gözü, itiraz etmeye gerek yok.  Bu konuya nereden geldim onu açıklayayım. Son 4 finalim kalmasıyla alakası yok tabii ki(!). Bu gün alttan dersim maliyet muhasebesinin sınavı vardı, bir de sosyal medyada pazarlama raporumun teslimi. Pazartesiden beri boşum. Maliyete tek gün ayırdım, kalan gü...

Unvan Delisi

Başlık unvan delisi çünkü durumun en net ifadesi bu. Twitter hesabında herkes CEO. İşin ilginci gerçekten bir şeyler yapanların, küçük ya da büyük kendi işini başarıyla yürütenlerin tevazusu. Kurucu kelimesi bile yok çoğunda. Peki hiç kimseyken hatta çabalamazken kendine unvan yakıştırmak niye? Ben bunu gerçekten anlayamıyorum. 1. sınıftan, mezun olana kadar Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini sayısal olmayan her derste neredeyse gördük, görmediysek değindik. 5 kategoride olan bu ihtiyaçlar tamamlandıkça bir üst seviyedeki ihtiyacı tatmin etme arayışına girmek olarak açıklayabilirim kendimce. 1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım) 2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği) 3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık) 4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı) 5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erd...

Hatırımda

Bir güzelfikirle korona günlerinde karşınızdayım. Ben ağustosun ortasından beri evde olduğumdan karantina benim hayatımda bir değişiklik yapmadı. Yoksa bol bol okuyup yazmak için yeni fikirler için ve daha bir çok şey için mükemmel bir fırsat şu karantina. Ama yine de keşke her şey eskisi gibi olsa da fırsat bulamasak bu saydıklarıma. İnşallah o günler geri gelecek.. Dönelim fikrime. Aylar oldu fikrim bana geleli gerçi, her neyse.  Ben aradım taradım bulamadım bir online anı defteri uygulaması. Memono var ama sadece Apple cihzlardan bağlanılıyor. Yani android koca bir boşluk. iPhone ile olan bağlarımı koparınca ipade indirmek durumunda kaldım uygulamayı ama ipadde resimler olmuyor, ve yazı yazmak bana daha zor geliyor. Sonuç olarak memono öylece duruyor.  Peki bence ne olmalı; *Mail adresi ile uygulamadan ve tarayıcıdan bağlanılabilir bir uygulama erişim kolaylığı sağlar. Cihaz değişimde veri kaybı yaşanmamış olur.  *30 yaş altını hedefliyorum. *Gençler, bu ...