Mezuniyet kapıya dayanınca hep aynı soru yağmur gibi yağıyor etraftan: " eee ne yapacaksın, iş başvurusunda bulundun mu hiç?", "işletme mezunları ne yapar ki? bak falanca banka girdi pek rahat.", "aa pazarlama mı, arabayla gezcen mi de kız işi mi o?"... böyle uzayan bir liste, sanki bizim içimizde fırtınalar kopmuyormuş gibi, dış sesler olmadan diplomayı alıp evin duvarına asma planları yapıyormuşuz gibi baskı hep baskı. Mahalle baskısı işte alın size.
Tabii ki hepimizin hayalleri var, kariyer yapmak istediğimiz alanlar var. Tabii ki kendi paramızı kazanıp, hayat standardımızı ve statümüzü yükseltmek istiyoruz. Maslov'un hiyerarşisinin tepesinde hepimizin gözü, itiraz etmeye gerek yok.
Bu konuya nereden geldim onu açıklayayım. Son 4 finalim kalmasıyla alakası yok tabii ki(!). Bu gün alttan dersim maliyet muhasebesinin sınavı vardı, bir de sosyal medyada pazarlama raporumun teslimi. Pazartesiden beri boşum. Maliyete tek gün ayırdım, kalan günler, kütüphane yorgunluklarım sosyal medyaya aitti. Daha üç günün olsa daha da yazardım.
İşte bu noktada şekilleniyor geleceğimiz. Ne istediğimiz ve istemediğimiz. 2.sınıftan beri o minik hesap makinesi yetiyor bana, bu bir işaret Esra'mın dediği gibi, finansçı muhasebeci olmayacağımı bu kadar belli edebilirdim.
İşin özeti, kimin ne düşündüğü, bize neyi uygun gördüğü önemsiz, önemsiz ve önemsiz. Her sabah lanet ederek gittiğimiz bir iştense ev kızı olmayı tercih ederim. MBS 2012'de her katılımcının dediği gibi "sevdiğiniz işi yapın". Hepimizin sevdiği işi yaptığı fırsatlar dilerim dizilsin önümüze.
(Önceki blogumdan aktarılmıştır. (2012-06-02 01:11:22) http://seymaustun.blogcu.com/is-aski/12575849 )
Yorumlar
Yorum Gönder