Ana içeriğe atla

Streisand Etkisi


Ben yeni duyuyorum, cehaletimden affınıza sığınırım. http://www.universiteplus.com/ ile tanışmamış olsam belki daha bile geç öğrenecektim. Üniversite+ son zamanlarda başıma gelen güzel şeylerden biri. Üstad Google'a da sorarsanız, size yeterince bilgi verecektir.
Ayşe Kök hocamızın verdiği Sosyal Medya Stratejileri dersinin ilkinde, Twitter'ın "Streisand Etkisi"ne tabi olduğundan bahsedildi. Bu ne ola ki diyerek araştırdım biraz. Kısaca şu:


" Yasaklanması istenen içerik veya bilginin, tam tersi etkiye maruz kalarak hızla yayılması hadisesidir."

Gayet aşina olduğumuz, hatta bu etkinin oluşmasına zaman zaman katkıda bulunduğumuz bir durum. Hikayesini ise kısaca şu şekilde anlatayım. 2003 yılında, California'da devlet destekli olarak kıyı erozyonu hakkında araştırma yapılıyor. Bu kapsamda onlarca fotoğraf çekilip yayınlanıyor. Araştırmaya dahil 12,000 fotoğrafın içinde Barbra Streisand'ın (kendisi hayli ünlü) malikanesinin de yer aldığı fotoğraf da mevcut. Barbra bunun için dava açtı, kaybetti. Davadan önce fotoğraf, bulunduğu siteden yalnızca 6 kez indirilmişti ki bunların ikisi Barbra'nın avukatı gerçekleştirmişti. Davanın açılması ve kamuoyunun durumdan haberdar olmasını izleyen ilk ayda fotoğrafın yayınlandığı web sitesi 420,000 kişi tarafından ziyaret edildi. 

Ülkemizdeki en bariz örnek YouTube'un kapatılmasıyla Ktunnel tarzı kanalların kullanımının hızla yayılması olsa gerek. YouTube ulaşmakla kalmayıp bu yasağa sebep olan videonun izlenme sayısının artması da cabası. 

Wikileaks var bir de mesela.

Twitter bunun için biçilmiş kaftan. Galeyana gelmeyi bekleyen kitle hazır. 

Yani yaygara yapmamak gerek. Bizim ünlüler albüm çıkarken istemeden rezillik çıkarırlar hani kameraları farketmeden, ya da yıllar öncesinden bir videoları çıkar meydana, bunlar YouTube'a düşer, #hastag olur, aslında onlar bunu gizlemek istemişlerdir ama "Streisand Etkisi" karşısında yapabilecekleri bir şey yoktur.

Asıl konu aslında şahsımıza ait bilgilerin gizliliği. Facebook'u ona buna kapatmak, twitter hesabını korumalı yapmak bilgilerimizi kimden ne kadar koruyor? Cebimizdeki telefon, nerede olduğumuzu öğrenmek isteyene bu bilgiyi sunmak için hazırda bekliyor. Buluttaki bilgilerimiz, onları kimler kimler görüyor?

Ah bu internet, ne yaparsak kaydediyor. Hep Amerika'nın oyunu. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unvan Delisi

Başlık unvan delisi çünkü durumun en net ifadesi bu. Twitter hesabında herkes CEO. İşin ilginci gerçekten bir şeyler yapanların, küçük ya da büyük kendi işini başarıyla yürütenlerin tevazusu. Kurucu kelimesi bile yok çoğunda. Peki hiç kimseyken hatta çabalamazken kendine unvan yakıştırmak niye? Ben bunu gerçekten anlayamıyorum. 1. sınıftan, mezun olana kadar Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini sayısal olmayan her derste neredeyse gördük, görmediysek değindik. 5 kategoride olan bu ihtiyaçlar tamamlandıkça bir üst seviyedeki ihtiyacı tatmin etme arayışına girmek olarak açıklayabilirim kendimce. 1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım) 2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği) 3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık) 4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı) 5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erd

2. El Alışveriş Üzerinden Farkındalık

Covid-19'un hayatımıza girmesiyle başlayan karantina süreci, çoğumuz için bir farkındalık dönemi haline geldi. Aslında ikinci bir ayakkabıya ihtiyacımız olmadığını bir an için bile olsa düşünmedik mi? Tabi bu böyle sürmeyecek. Pandemi bittikten sonra tüketim alışkanlıklarımıza geri dönmekle kalmayıp, bir süre markaların satış rakamlarında ciddi artışlar olacağı öngörülüyor. Viyana’da açıldığı gün Louis Vuitton mağazasının önündeki kuyruk, Hermes’in tek mağazasıyla Çin’de şimdiye kadarki en yüksek satış rakamına ulaşması da varsayımları doğrular nitelikte. Tüm bu tüketim çılgınlığı içinde büyüyen bir diğer pazar; 2. el ürün satış siteleri. Biraz hafızanızı zorlarsanız çocukluğumuzdaki Amerikan filmlerinden ‘garaj satışı’ olarak adlandırılan sahneleri hatırlarsınız. Ülkemizde ikinci el alışveriş fikrinin ev ve arabanın dışına çıkması ise uzun zaman sürdü. Şimdi genel bir bakış atalım; son verilere göre mobil telefon abone sayısı 83 milyon civarında. Z kuşağı ise 15 milyon kişil

Hatırımda

Bir güzelfikirle korona günlerinde karşınızdayım. Ben ağustosun ortasından beri evde olduğumdan karantina benim hayatımda bir değişiklik yapmadı. Yoksa bol bol okuyup yazmak için yeni fikirler için ve daha bir çok şey için mükemmel bir fırsat şu karantina. Ama yine de keşke her şey eskisi gibi olsa da fırsat bulamasak bu saydıklarıma. İnşallah o günler geri gelecek.. Dönelim fikrime. Aylar oldu fikrim bana geleli gerçi, her neyse.  Ben aradım taradım bulamadım bir online anı defteri uygulaması. Memono var ama sadece Apple cihzlardan bağlanılıyor. Yani android koca bir boşluk. iPhone ile olan bağlarımı koparınca ipade indirmek durumunda kaldım uygulamayı ama ipadde resimler olmuyor, ve yazı yazmak bana daha zor geliyor. Sonuç olarak memono öylece duruyor.  Peki bence ne olmalı; *Mail adresi ile uygulamadan ve tarayıcıdan bağlanılabilir bir uygulama erişim kolaylığı sağlar. Cihaz değişimde veri kaybı yaşanmamış olur.  *30 yaş altını hedefliyorum. *Gençler, bu uygulama ile k