Bugün iki sela okundu burda. Cuma selası önce. Sonra ezan okundu. 13:45'te sela okundu yine. Ölüm selası. Doğru mu duyuyorum ki diye camı açık olan odama gittim. Perdenin arkasından dinlerken Necip Fazıl'ın o muhteşem beyiti geldi aklıma;
"Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber ?"
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber ?"
Gerçekten perde ardından gelmişti, bana dokunmadan, 1 selalık esti geçti.
1. sınıfta edebiyat dersinde hocamız bir arkadaşımıza sordu ölümü düşünüyor musun? diye. Hayır dedi. Bana sorsaydı tam tersi cevabı alacaktı. Düşünmezsin tabi dedi, en güzel yaşındasın. Yaşa ne zamandır bakıyordu ölüm? Ensemizde değil miydi Azrail (a.s.)? Hem o zaman sonbahardı. Yaprak dökümü zamanı. Bana güz olunca ölümler artıyor gibi geliyor. Sanki daha çok sela okunuyor. Bilmiyorum. Nasıl olurdu da düşünülmezdi ölüm?
Ölüm bize kendini hep hatırlatıyor aslında. Dökülen yaprakta, solan çiçekte, beli bükülmüş yürüyen yaşlıda, kan anonsunda, her ezan sesinde. Görüp duymak isteyene..
(Önceki blogumdan aktarılmıştır. (2013-02-22 14:56:00) http://seymaustun.blogcu.com/basliksiz/13424916 )
Yorumlar
Yorum Gönder