Ana içeriğe atla

İzmir'den Bir Fuar Daha Geçti



Çok oldu kalem görevi vermeyeli klavyeye. Yazacak çok şey birikti aslında. Harika bir 9 Eylül geçti İzmir'den ve bir de Fuar. Tabii ben yine çıkmadım fuardan, her ne kadar Göksel konserine gidecek kimseyi bulamamış olsam da orda olduğum her gün güzel. Sanırım bu 81. İzmir Enternasyonel Fuar'ına dair bir yazı oluyor :).
Biliyorsunuz veya bilmiyorsunuz ama genel söylem şu yönde, Fuar'ın artık eskisi gibi olmadığı. Bir de panayır diyorlar. Haksız değiller. Bambaşka bir dünyada yaşıyoruz artık. Globalleşmeyi aştık dijital bütünleşiyoruz, erişiyoruz ve yaşıyoruz. Fuar özünde firmaların, dahası yeni ürünlerin tanıtıldığı, sunulduğu organizasyonlardır. Bunda hemfikiriz ama bizim fuarlara ihtiyacımız var mı? Yeni çıkan ürünleri tanımak için ya da uzak bir şehirdeki girişiminden ve onun ürünlerinden haberdar olmak için fuarı mı beklemeliyiz? Asla hayır. Çünkü biz internette yaşıyoruz ve Web 2.0. kuşağıyız. Ama yine de bu yıl Fuar geçen yılkinden çok daha iyiydi. 
Öncelikle Sanko Holding büyük bir takdiri hakediyor. Az önce baksettiğim fuar ruhunu yakalattılar bize. İkinci gün gittim, ne yazık ki açılışta bulunamamıştım. Simay Bülbül ile Özgür Masur'u dinleyeceğim diye koştura koştura gittim ikinci günü. Her neyse. Sanko Holding o gün üst düzey yönetimden katılımcılarıyla yen iş makinelerini tanıttılar. Çok ilgi çekiciydi. Açılışı Berna Laçin yapmış ama ben görmedim. Önce artistik basketbol gösterisi oldu ve ardında üstü örtülü iş makinesi, başka bir iş makinesinin örtüyü kaldırmasıyla sergilendi. Orda olanların çoğu alıcı değildi, am orası Fuar'dı ve bu gerçekten Fuar'da görmek istenen tarzda bir hareketti. Çok hoşuma gitti benim zaten uzatmış olmamdan da belli. 
Konuk il Hatay'dı ve ilk göze çarpan uzuuuuun Künefe kuyruklarıydı. Yemedim. Onun dışında 3 boyutlu Hatay'da bulunan tarihi yer ve eserler sergisi vardı ki bayıldım. Tünel şeklinde yapılmıştı ve gerçekten akılda kalıcı bir yöntem seçilmişti ile dair tanıtım yapmak üzere.
Bir sonraki holde gözleri patlatan klasik araba sergisi vardı. Yoruma ihtiyacı yok gmremeyenler adına üzgünüm sadece. 
Uluslararası pavyonlar ise sönüktü yine. Sadece Kenya'lılar güzel şeyler satıyordu; yöresel objeler, el yapımı deri kemerler, hasır çantalar vs. Ama onun dışında kayda değer bir şey ne yazık ki yoktu. 
Orkide bu yıl Türk mutfağı seçenekleriyle karşımızdaydı, yemek yemek için ideal gerçekten, tabii masa tutacak bir gönüllü gerek öncelikle. Orkide gibi gıdada en çok büyüyen ilk 5 firmadan biri olan İzmirli bir firmanın önceki yıl dünya mutfaklarına bu yıl Türk mutfaklarına sponsor olması ve bu çizgide geleneksel bir Fuar katılımı gerçekleştirmesi, Fuar için önemli bir destek. 
Ve tabi Kafkas. Benim için Fuar demek, Kafkas demek. Ben küçükken EGS park vardı sadece biri Bornova'da biri de Mavişehir'de. AVM kültürü buydu. Kipa'mız vardı tabi bir de. Ama Kafkas corner shop diye bir girişim, gelişim yoktu şimdilerde olduğu gibi. O yüzden, kestane şekeri, Kafkas ve İzmir Fuar'ı benim için vazgeçilmez üçlüdür. Şimdi kestane şekeri yemek için iki adım ötedeki markete gitmem yetiyor olsa de o Fuar'a gidilecek ve Kafkas'tan kestane şekeri alınacak. Yoksa o yıl eksik kalır bir şeyler. 
Tabi bir de Tariş var. Üzüm şırası var. Bu yıla kadar içmemiştim itiraf ediyorum çünkü hep şalgam gibi bir şey olarak bakmıştım ona babam içerken ama hiç de değilmiş gençler. İçin, çok güzel. 
Uzattım. Ama İzmir Sanat'ta harika iki oyun izledim. Ücretsiz etkinliklerdi ama katılım azdı. Bunun yanında, sergi alanında muhteşem bir İzmir Enternasyonel Fuarı sergisi vardı. Resimler, 70- 80 yıl öncesinin Fuar afişleri, pavyonların resimleri, Karagöz-Hacivat pardesi, Fuar'a dair sürekli dönen bir sinevizyon gösterisi bulunuyordu. Umuyorum orda olur her yıl ve herkes gider görür. Ve tahlil eder eski ile yeniyi.
Son bir şey. Ben fuarda Pug Çanta'yı tanıdım, siz de tanıyın. Ayrıca Mehmet Turgut'un fotoğraflarından haberiniz yoksa bi öğrenin, görün. 
(Önceki blogumdan aktarılmıştır. (2012-10-11 01:22:00) http://seymaustun.blogcu.com/izmir-den-bir-fuar-daha-gecti/13028017 )

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unvan Delisi

Başlık unvan delisi çünkü durumun en net ifadesi bu. Twitter hesabında herkes CEO. İşin ilginci gerçekten bir şeyler yapanların, küçük ya da büyük kendi işini başarıyla yürütenlerin tevazusu. Kurucu kelimesi bile yok çoğunda. Peki hiç kimseyken hatta çabalamazken kendine unvan yakıştırmak niye? Ben bunu gerçekten anlayamıyorum. 1. sınıftan, mezun olana kadar Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini sayısal olmayan her derste neredeyse gördük, görmediysek değindik. 5 kategoride olan bu ihtiyaçlar tamamlandıkça bir üst seviyedeki ihtiyacı tatmin etme arayışına girmek olarak açıklayabilirim kendimce. 1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım) 2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği) 3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık) 4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı) 5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erd

Hatırımda

Bir güzelfikirle korona günlerinde karşınızdayım. Ben ağustosun ortasından beri evde olduğumdan karantina benim hayatımda bir değişiklik yapmadı. Yoksa bol bol okuyup yazmak için yeni fikirler için ve daha bir çok şey için mükemmel bir fırsat şu karantina. Ama yine de keşke her şey eskisi gibi olsa da fırsat bulamasak bu saydıklarıma. İnşallah o günler geri gelecek.. Dönelim fikrime. Aylar oldu fikrim bana geleli gerçi, her neyse.  Ben aradım taradım bulamadım bir online anı defteri uygulaması. Memono var ama sadece Apple cihzlardan bağlanılıyor. Yani android koca bir boşluk. iPhone ile olan bağlarımı koparınca ipade indirmek durumunda kaldım uygulamayı ama ipadde resimler olmuyor, ve yazı yazmak bana daha zor geliyor. Sonuç olarak memono öylece duruyor.  Peki bence ne olmalı; *Mail adresi ile uygulamadan ve tarayıcıdan bağlanılabilir bir uygulama erişim kolaylığı sağlar. Cihaz değişimde veri kaybı yaşanmamış olur.  *30 yaş altını hedefliyorum. *Gençler, bu uygulama ile k

2. El Alışveriş Üzerinden Farkındalık

Covid-19'un hayatımıza girmesiyle başlayan karantina süreci, çoğumuz için bir farkındalık dönemi haline geldi. Aslında ikinci bir ayakkabıya ihtiyacımız olmadığını bir an için bile olsa düşünmedik mi? Tabi bu böyle sürmeyecek. Pandemi bittikten sonra tüketim alışkanlıklarımıza geri dönmekle kalmayıp, bir süre markaların satış rakamlarında ciddi artışlar olacağı öngörülüyor. Viyana’da açıldığı gün Louis Vuitton mağazasının önündeki kuyruk, Hermes’in tek mağazasıyla Çin’de şimdiye kadarki en yüksek satış rakamına ulaşması da varsayımları doğrular nitelikte. Tüm bu tüketim çılgınlığı içinde büyüyen bir diğer pazar; 2. el ürün satış siteleri. Biraz hafızanızı zorlarsanız çocukluğumuzdaki Amerikan filmlerinden ‘garaj satışı’ olarak adlandırılan sahneleri hatırlarsınız. Ülkemizde ikinci el alışveriş fikrinin ev ve arabanın dışına çıkması ise uzun zaman sürdü. Şimdi genel bir bakış atalım; son verilere göre mobil telefon abone sayısı 83 milyon civarında. Z kuşağı ise 15 milyon kişil