Yolculuk. Ne kadar uzarsa o kadar içselleşiyor. Yollar uzayıp, manzaralar değiştikçe derinleşiyor düşünceler. Bir başınalığın sakinliği ve çıldırmışlığı. Zıt duyguların ve düşüncelerin çarpışması. Ama fonda bir Lady D'arbanville olmalı ki huzur kaçmasın. Düşündükçe düşüneyim. Geçmişi ve şimdiki zamanı. Geleceğe dair realist hedeflerimi. Yok ama hayal. Yol gerçek, yolculuk gerçek. Yolculuğun da rolleri var. Şoför rolü. Yönetici. Organizatör. Sanırım ben yan koltukçuyum. Seyircisiyim yolculuğun. İstediğim yöne bakmakta özgürüm. Hayır ama ben sorumsuz değilim bu rolde. Direktörün dikkatini dağıtmamalıyım, her gördüğümü göstermemeliyim belki de. Yoluna müdahale etmemeliyim. Konuşmam zaten fazla. İyi bir yan koltukçuyum ben, saatlerce eşlik ederim yolculuğa. İzmir'den İstanbul'a otobüsle gitmeyi seviyorum mesela. En arka koltukçuyum orda da. Yanıma kimseyi istemem ama. Bir de telefonla konuşurum. O telefondan uzak duramıyorum. Yayılmalıyım. Kitapsız olmaz. Asla. Yol uz