Tam da büyük hayal kırıklığımın ardından artık bir blog yazma zamanımın geldiğini düşünüyordum ki, ancak bu güne nasipmiş. Erteledim, yoğunluk oldu, okuldu, sunumdu derken bir durup baktım. Yazmak istediklerim birikmiş. Gecenin bir vaktinde geçtim ben de klavyenin başına.
Efendim, 6 Mayıs 2012 günü,bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere, biz İzmir halkının heyecanla beklediği 1. Boyoz Festivali gerçekleşti. Ve bitti. Boyoz yemeyi bırakın, yiyen bir vatandaş bile göremedim ben. Sebeplerini sıralayacağım fikrimce ama her şeye rağmen, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yaşayan insanların boyozu sadece Kavak Yelleri dizisinden bildiklerini ve ilk orada duyduklarını varsayarsak kayda değer ve takdire şayan bir organizasyon girişimiydi, harika da bir fikirdi. Hala da öyle. Çok isterim devam etsin, her yıl düzenlensin, çok iyi bir organizasyon olsun, bekleyip göreceğiz.
Alsancak İskelesi önünde saat 11'de başlayacak organizasyona ne kadar yüksek beklentilerle gittiğimi anlatamam. Basın orda olacak, boyozu ülkemize tanıtacağız, Kordon'un güzel çimenlerinde arkadaşlarımla oturup çayımzı içerken boyozun, güneşin ve denizin tadını çıkaracağız tarzı beklentilerdi işte. Mayıs, malum İzmir sıcağı. Uzun bir kuyruk. Tek bir şemsiye yok, branda yok. Herkes haşlanmakta yumurta gibi. Boyoz kuyruğu diye girdik sıraya ama peynir kuyruğuymuş. Çocuktan al haberi. Ortada dolanan bir çocuk önümüze cebren geçen annesine getirdi bu haberi. Çıktık sıradan. O sırada sahnede anons yapıldı boyoz dağıtımı durduruldu diye. Sebep, Nazan Hocam'ın da RT Haber'de yazdığı gibi, şehir magandaları. Torbalarla boyoz almaya gelmişler. Hiç de inanmayın alım güçleri falan olmadığına, aynı kalabalık AVM'lerde dolu raf bırakmıyor ucuzluk zamanında. 75 kuruşluk boyozu alamayan yiyemeyen yok yani. Bu çirkin saldırıları bütün organizasyonu mahvetti. Bu festivalde amaç, İzmirli halkı bir araya getirip, tadımlık birer boyoz, yumurta, peynir ve çay ikramıyla, coşkulu bir ortamda geleneksel lezzetimizi basın aracıyla tanıtmaktı.
Boyoz yiyemedim evet bu olaylar sonucu. Peki ne oldu? Saat yaklaşık 1 civarı. Kordon boyu kafe dolu malum, ama onlar da öyle organize(!) ki böyle bir günde erkenden kahvaltı servisi bitmiş, kahvaltı verenler kalabalığa yetişemiyor çünkü o gün festival nedeniyle oraya bir avuç(!) insan gelecek sanmışlar, en kötüsü kahvaltı servisi yapan ya da yapmayan hiç bir yerde oturacak yer yok. Açlıktan bayılmadan kahvaltı edbildiğimize şükrettim ben çünkü onu da 1 saat bekledik.
Festival bittiğindeki görüntü ne mi? Yerlerde yığınla çöp çünkü etrafta tek bir çöp kutusu yok. Perişan olmuş garsonlar kafelerde. Ama en karlı kimdi biliyor musunuz? Sıcağı hesaba katmayıp şapkasız çıkanlara yemeni satan amca. Doldurmuş bir koliye, sattı da sattı.
Reklamın iyisi kötüsü olmaz demeyin. Olur. Oldu. Bir dahakinin daha iyi olmasını temenni ediyorum.
(Önceki blogumdan aktarılmıştır. (2012-05-26 03:21:04) http://seymaustun.blogcu.com/reklamin-kotusu-boyoz-festivali/12539472)
Yorumlar
Yorum Gönder