Ana içeriğe atla

'CV' Deyin Çekiyorum!



 Kariyer.net’te gezerken geçen gün bir ilana denk geldim, inceliyordum. İlanın sonunda şu ifade yer alıyordu: “ Fotoğrafsız CV’ler dikkate alınmayacaktır.” Firmaya karşı bir önyargı oluşturdu bu bende. Neden diye düşündüm. Bu konuyu daha önce Mbs yemeğinde L’oreal’den Zeynep Hanım’la da konuşmuştuk, isteğe bağlı bir durum olduğunu söylemişti ama anladığım kadarıyla fotoğraflı olması işverenler ve İK departmanlarının daha çok sevdiği bir durum. Amerika’da zorunluluk yokmuş hatırladığım kadarıyla, malum onlarda beyazlık ve siyahlık nahoş bir tarihe sahip.
Ben işe alım pozisyonunda çalışsam herhalde fotoğraflı olmasını arzu ederdim ama inkar edilemez ki; fotoğraflı ama içi boş bir özgeçmiştense fotoğrafsız ve dolu olan bizi ilgilendirir, reklam yüzü ya da kapak kızı vs. aramıyorsak. Mülakata gelecek adayın önceden resmini görmek, onun hakkında bir izlenim edinmek için faydalı olabilir. Ama ayrımcılıkların bariz olarak yaşandığı ülkemizde ısrarla fotoğraflı CV istenmesi acaba dedirtiyor insana ve birçok soru getiriyor beraberinde. Demek ki şirketin belli kriterleri var demekten alamıyoruz kendimizi. Ben de CV’mi fotoğraflı olarak kullandım bu güne kadar bundan sonra da öyle kullanacağım, ama yine de bunun tercih meselesi olduğunu düşünüyorum. Bir başkası fotoğrafsız tercih eder, daha resmi olduğunu düşünüyordur belki de, başkası bu duruma gıcık oluyordur, tipimle işe alacaklar beni, almasınlar diyor olabilir. Ya da şirket bunu kendi politikası olarak belirlemiştir, açıkça ifade ediyordur.
Her iki taraftan da bakıldığında negatif ve pozitif yanları olan bir durum olsa da, kişilerin tercihine bırakılmalı diye düşünüyorum. CV’ ye fotoğraf koymak sosyal ağlarda fotoğraf paylaşmaktan farklı bir durum ne de olsa. 
(Önceki blogumdan aktarılmıştır. (2012-08-15 23:53:00) http://seymaustun.blogcu.com/cv-deyin-cekiyorum/12888966 )

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İş Aşkı

Mezuniyet kapıya dayanınca hep aynı soru yağmur gibi yağıyor etraftan: " eee ne yapacaksın, iş başvurusunda bulundun mu hiç?", "işletme mezunları ne yapar ki? bak falanca banka girdi pek rahat.", "aa pazarlama mı, arabayla gezcen mi de kız işi mi o?"... böyle uzayan bir liste, sanki bizim içimizde fırtınalar kopmuyormuş gibi, dış sesler olmadan diplomayı alıp evin duvarına asma planları yapıyormuşuz gibi baskı hep baskı. Mahalle baskısı işte alın size.  Tabii ki hepimizin hayalleri var, kariyer yapmak istediğimiz alanlar var. Tabii ki kendi paramızı kazanıp, hayat standardımızı ve statümüzü yükseltmek istiyoruz. Maslov'un hiyerarşisinin tepesinde hepimizin gözü, itiraz etmeye gerek yok.  Bu konuya nereden geldim onu açıklayayım. Son 4 finalim kalmasıyla alakası yok tabii ki(!). Bu gün alttan dersim maliyet muhasebesinin sınavı vardı, bir de sosyal medyada pazarlama raporumun teslimi. Pazartesiden beri boşum. Maliyete tek gün ayırdım, kalan gü...

Unvan Delisi

Başlık unvan delisi çünkü durumun en net ifadesi bu. Twitter hesabında herkes CEO. İşin ilginci gerçekten bir şeyler yapanların, küçük ya da büyük kendi işini başarıyla yürütenlerin tevazusu. Kurucu kelimesi bile yok çoğunda. Peki hiç kimseyken hatta çabalamazken kendine unvan yakıştırmak niye? Ben bunu gerçekten anlayamıyorum. 1. sınıftan, mezun olana kadar Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini sayısal olmayan her derste neredeyse gördük, görmediysek değindik. 5 kategoride olan bu ihtiyaçlar tamamlandıkça bir üst seviyedeki ihtiyacı tatmin etme arayışına girmek olarak açıklayabilirim kendimce. 1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım) 2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği) 3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık) 4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı) 5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erd...

Hatırımda

Bir güzelfikirle korona günlerinde karşınızdayım. Ben ağustosun ortasından beri evde olduğumdan karantina benim hayatımda bir değişiklik yapmadı. Yoksa bol bol okuyup yazmak için yeni fikirler için ve daha bir çok şey için mükemmel bir fırsat şu karantina. Ama yine de keşke her şey eskisi gibi olsa da fırsat bulamasak bu saydıklarıma. İnşallah o günler geri gelecek.. Dönelim fikrime. Aylar oldu fikrim bana geleli gerçi, her neyse.  Ben aradım taradım bulamadım bir online anı defteri uygulaması. Memono var ama sadece Apple cihzlardan bağlanılıyor. Yani android koca bir boşluk. iPhone ile olan bağlarımı koparınca ipade indirmek durumunda kaldım uygulamayı ama ipadde resimler olmuyor, ve yazı yazmak bana daha zor geliyor. Sonuç olarak memono öylece duruyor.  Peki bence ne olmalı; *Mail adresi ile uygulamadan ve tarayıcıdan bağlanılabilir bir uygulama erişim kolaylığı sağlar. Cihaz değişimde veri kaybı yaşanmamış olur.  *30 yaş altını hedefliyorum. *Gençler, bu ...