Ana içeriğe atla

3 Kuşak 1 Zirve


Kamu için çoktan geçmiş, ama benim için hala sıcaklığını koruyan bir organizasyon 9. Ege İnsan Yönetimi Zirvesi. Kendi adıma küçük bir başarı öyküsü, olmak istediğim yere bir referans belki. Ne kadar ötelemiş de olsam bu yazıyı her şey dün olmuşçasına yazıyorum şu an, öyle bir şey ki yazdım silindi bu ikinci baskı.
Benim hikayem ise şöyle; Her şey Mayıs ayında Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı’ndan aynı zamanda İK hocamız Yard. Doç. Dr. Tamer Keçecioğlu’nun fakültemizde ( Ege İİBF) İK günleri düzenlemesiyle başladı. Bu iki gün boyunca derslerde de sık sık bahsettiği PERYÖN de bir stand açmıştı. Standları gezerken bir anketleri olduğunu söyleyip cevaplamamızı rica ettiler. 3 dakikamızı aldı belki, sorulardan biri de X,Y,Z kuşaklarının ana tema olduğu 9. Ege İnsan Yönetimi Zirvemiz için slogan önerir misiniz oldu. Biraz düşünündüm ve 3 Kuşak 1 Zirve sloganını önerdim. Ve haziran ayında dernek başkanı Serdar Kalaycıoğlu’ndan sloganımın seçildiğine dair mail aldım. Tabi ki çok sevindim. Zirveye katılırım, herhalde bir de plaket verirler diye düşünürken sıcak bir ağustos günü Serdar Bey aradı ve “CV’ni yollaman gerek bir de seni ilk gün Keyif Oturumu’nda Mesut Yar ile söyleşiye çıkaracağız” dedi. OMG! Dedim ben de ama içimden :) Mutlu, heyecanlı ve umutluydum, sonuçta katılımcıların çoğu İK departmanı yöneticileri ve çalışanları olacaktı, ben de onların karşısına çıkacaktım. İşsiz bir yeni mezun için oldukça iyi bir fırsattı ama ben hala işsizim. Önemli mi bu sonuç, hayır tabi ki. Ben oraya katılmayı hakettim ve oradaydım, bu bana yetti ve arttı. Çok değerli insanlar tanıdım, çok değerli bilgiler öğrendim.
Şimdi geleleim zirvede neler konuşulduğuna, kısaca beni etkileyen konuşmacıların sunumlarından çekip aldığım cümleleri paylaşacağım sizlerle. Açılış oturumunu 9 Eylül Üniversitesinden 4 değerli hocamız gerçekleştirdi, bu zirvenin çalışmasını PERYÖN ile birlikte yürütmüşler zaten. Ben içlerinden Doç. Dr. Pınar Süral Özer’ e hayran kaldım diyebilirim, öyle güzel ve akıcı konuşuyor ki saatlerce dinleyebilirdim kendisini. Sunumunda kuşaklar arasında sinerji yaratmak gerektiğini ve çeşitliliğin yönetimi ile heterojenlik sağlanacağını söyledi. Daha sonra Murat Yeşildere, “ Yeteneklerin Yedek Kulübesi Değişecek Mi?” adı ile hazırladığı sunumuna başlarken konuyu 3 kuşağa nasıl bağlayacağını tam olarak bilmediğini söylese de İK’da değişen ve bizleri ilgilendiren bir konuya değindi ve şunları söyledi: “İK yöneticilerinin %80’i işe başvuran kişiyi Google’da aratıyor, %60’ı facebook ve twitter hesaplarına bakıyor, %50’si de bloğu var onu inceliyor. Ayrıca imla hatası olanlar alkolik olanlardan daha katı muamele görüyor.” Sonra sahneye Erim Hısım geldi ve bomba gibi bir sunum yaptı daha ne söylenir üstüne bilmem. Sonra Ufuk Tarhan’ı dinledik, tabii korktuk biraz gelecekten, ama gelecek bir gün gelecek ve biz de bunların farkında olmak zorundayız.http://2045.com/ buyrun siz de ziyaret edin. Ve günün sonunda Keyif Oturumunu gerçekleştirdik. Nasıldı bilmiyorum ama güzel bir deneyimdi benim için.

Ve ikinci güne geldik. Dr. Selçuk Alimdar ile başladık, kendisi Avea Uzaktan Öğrenme ve Projeler Müdürü. Bizlere Avea’da yaptıkları projelerden bahsetti. Avea Cep Mektep de bunlardan biri. PS ve Nintendo Wii gibi teknolojileri eğitime adapte edersek çok yol alınacağına değindi. Sonrasında Kataliz Çalışma Grubu’ndan Yılmaz Attila ve Kadri Yücel “Piramidi Sağlamlaştırmak” adlı sunumlarını yaptılar. Yaptıkları çalışmalar sonucu ortaya çıkan sınırlı değer uzayının sağlık, para ve aile olduğunu belirttiler, ayrıca en can alıcı cümle de şuydu: “kayıp neslin çocukları olan Y, X’ in korkularını yaşıyor.” Sonra Cevher Grup sahne aldı; Doğan İnceman ve Seçil Özkayalar. Onlara göre X’ler kaprisli, Y’ler nazlı Z’ler korkusuz. Hatta X kuşağına kapristanlı dediler :). Aret Vartanyan ise “insan bir kaynak değil değerdir” dedi. Acaba departman adına mı bir dokunsak diye düşünmedim değil. Ve en çok not aldığım konuşmacı Evrim Kuran. 21. Yüzyılı kavram çağı olarak isimlendiren Evrim Kuran çalışanlara da kavram işçileri diyor. (Onun anlattıklarını yazmam için ayrı bir yazı oluşturmak daha iyi olur sanırım :)) Sonra yine yeni bir kavramdan bahsetti bize INFOBESITY yani bilgi konusunda bir obezite, şu an karşı karşıya olduğumuz durum. Bir de satın alma davranışlarından bahsetti kuşakların; Baby Boomer’lar faydaları neler diye sorgularken Y kuşağı benim gibiler alıyor mu diyerek davranışına yön veriyor. Kapanıştan önce ise çok hareketli bir oturum gerçekleşti İzgören Akademi’den Umut Sav tarafından. Kaplumbağa Terbiyecisi resmini inceledik birlikte, tek kelimeyle harikaydı ve eminim salondaki herkese yeni bakış açıları kazandırdı. Kapanışta yine 9 Eylül’den hocalarımız sahne aldı ve onlardan çıkardığım sonuç bilgiye erişimin kolay ancak onu kullanabilmenin sorun olduğu.
İşte böyle bir zirveydi. Eksikleri tabi ki vardı ama bunca değerli bilgi varken hatta adını saymadığım onlarca kişi varken organizasyon hataları v.s.  solda sıfır kalıyor. Zirve amacına ulaştı veya ulaşmadı onun istatistiğini yapmak benim elimde değil ama ben çok verim aldım. Her yıl daha da kalabalık olmasını dilerim. 
(Önceki blogumdan alınmıştır. (2012-11-13 16:40:00) http://seymaustun.blogcu.com/3-kusak-1-zirve/13191037 )

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unvan Delisi

Başlık unvan delisi çünkü durumun en net ifadesi bu. Twitter hesabında herkes CEO. İşin ilginci gerçekten bir şeyler yapanların, küçük ya da büyük kendi işini başarıyla yürütenlerin tevazusu. Kurucu kelimesi bile yok çoğunda. Peki hiç kimseyken hatta çabalamazken kendine unvan yakıştırmak niye? Ben bunu gerçekten anlayamıyorum. 1. sınıftan, mezun olana kadar Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini sayısal olmayan her derste neredeyse gördük, görmediysek değindik. 5 kategoride olan bu ihtiyaçlar tamamlandıkça bir üst seviyedeki ihtiyacı tatmin etme arayışına girmek olarak açıklayabilirim kendimce. 1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım) 2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği) 3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık) 4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı) 5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erd

Hatırımda

Bir güzelfikirle korona günlerinde karşınızdayım. Ben ağustosun ortasından beri evde olduğumdan karantina benim hayatımda bir değişiklik yapmadı. Yoksa bol bol okuyup yazmak için yeni fikirler için ve daha bir çok şey için mükemmel bir fırsat şu karantina. Ama yine de keşke her şey eskisi gibi olsa da fırsat bulamasak bu saydıklarıma. İnşallah o günler geri gelecek.. Dönelim fikrime. Aylar oldu fikrim bana geleli gerçi, her neyse.  Ben aradım taradım bulamadım bir online anı defteri uygulaması. Memono var ama sadece Apple cihzlardan bağlanılıyor. Yani android koca bir boşluk. iPhone ile olan bağlarımı koparınca ipade indirmek durumunda kaldım uygulamayı ama ipadde resimler olmuyor, ve yazı yazmak bana daha zor geliyor. Sonuç olarak memono öylece duruyor.  Peki bence ne olmalı; *Mail adresi ile uygulamadan ve tarayıcıdan bağlanılabilir bir uygulama erişim kolaylığı sağlar. Cihaz değişimde veri kaybı yaşanmamış olur.  *30 yaş altını hedefliyorum. *Gençler, bu uygulama ile k

2. El Alışveriş Üzerinden Farkındalık

Covid-19'un hayatımıza girmesiyle başlayan karantina süreci, çoğumuz için bir farkındalık dönemi haline geldi. Aslında ikinci bir ayakkabıya ihtiyacımız olmadığını bir an için bile olsa düşünmedik mi? Tabi bu böyle sürmeyecek. Pandemi bittikten sonra tüketim alışkanlıklarımıza geri dönmekle kalmayıp, bir süre markaların satış rakamlarında ciddi artışlar olacağı öngörülüyor. Viyana’da açıldığı gün Louis Vuitton mağazasının önündeki kuyruk, Hermes’in tek mağazasıyla Çin’de şimdiye kadarki en yüksek satış rakamına ulaşması da varsayımları doğrular nitelikte. Tüm bu tüketim çılgınlığı içinde büyüyen bir diğer pazar; 2. el ürün satış siteleri. Biraz hafızanızı zorlarsanız çocukluğumuzdaki Amerikan filmlerinden ‘garaj satışı’ olarak adlandırılan sahneleri hatırlarsınız. Ülkemizde ikinci el alışveriş fikrinin ev ve arabanın dışına çıkması ise uzun zaman sürdü. Şimdi genel bir bakış atalım; son verilere göre mobil telefon abone sayısı 83 milyon civarında. Z kuşağı ise 15 milyon kişil