Ana içeriğe atla

Reklam Arası

Yaz gelir. Heryer renklenir. Vitrinler, sokaklar ve tabi ki reklamlar.
Özellikle içecek reklamları.
Ramazan ayı, hamd olsun erdiren Rabbime, malum sıcak. Oruç, kolay değil. İçecek her şey paradan çok değerli.
Elbette ki Coca-Cola en sükseli, cicili bicili, duygulu reklamı yapar. Ama gelin görün ki bi samimiyet eksikliği var bu kez.
Sonra bir bakarız ki Çaykur Didi diye bir ürün çıkarmış.  Ürünü denemedim henüz ama deneyenler lezzetinden memnun kalmış. Tabi ki yerli soğuk çayımız olsun ve bunu Çaykur yapsın. Harika. Ama ben o reklamı sevmedim. Tamam "varmısınyokmusunmevlütünannesi" teyzemiz sevimli, ama reklam bir eğreti olmamış mı? Hepsini geçtim, Didi diye isim mi olur? Olmaz ki. Ne müthiş çağrışımdır ki şu geliyor aklıma: 




Ve bir kaç yıldır, soframızın vazgeçilmezi, pazarın kaymağını da götüren Uludağ limonata da yine reklam yapamamış. Yapmış da yapamamış. Ben böyle sevimsizlik, böyle zorlama görmedim. Samimi, bizden biri imajını vermeye çalışmışlar anlıyorum ama izleyince kal geliyor insana. Güzelim ürünü 20 saniyede yerle bir ediyorlar. 
Reklamın stratejik önemini konuşmaya gerek yok. Şişecam, reklama ihtiyacı olan bir firma değilken Borcam ve Paşabahçe reklamları üzerine düşünmeye davet ediyorum sizi. Gamzemin dediği gibi belki ufukta bir rakip vardır, belki bir yıl dönümüdür ya da sadece biliyoruz rakipsiziz, bizsiz yapamıyorsunuz biz de size bir reklam yaptık demek istemişlerdir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unvan Delisi

Başlık unvan delisi çünkü durumun en net ifadesi bu. Twitter hesabında herkes CEO. İşin ilginci gerçekten bir şeyler yapanların, küçük ya da büyük kendi işini başarıyla yürütenlerin tevazusu. Kurucu kelimesi bile yok çoğunda. Peki hiç kimseyken hatta çabalamazken kendine unvan yakıştırmak niye? Ben bunu gerçekten anlayamıyorum. 1. sınıftan, mezun olana kadar Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini sayısal olmayan her derste neredeyse gördük, görmediysek değindik. 5 kategoride olan bu ihtiyaçlar tamamlandıkça bir üst seviyedeki ihtiyacı tatmin etme arayışına girmek olarak açıklayabilirim kendimce. 1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım) 2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği) 3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık) 4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı) 5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erd

Hatırımda

Bir güzelfikirle korona günlerinde karşınızdayım. Ben ağustosun ortasından beri evde olduğumdan karantina benim hayatımda bir değişiklik yapmadı. Yoksa bol bol okuyup yazmak için yeni fikirler için ve daha bir çok şey için mükemmel bir fırsat şu karantina. Ama yine de keşke her şey eskisi gibi olsa da fırsat bulamasak bu saydıklarıma. İnşallah o günler geri gelecek.. Dönelim fikrime. Aylar oldu fikrim bana geleli gerçi, her neyse.  Ben aradım taradım bulamadım bir online anı defteri uygulaması. Memono var ama sadece Apple cihzlardan bağlanılıyor. Yani android koca bir boşluk. iPhone ile olan bağlarımı koparınca ipade indirmek durumunda kaldım uygulamayı ama ipadde resimler olmuyor, ve yazı yazmak bana daha zor geliyor. Sonuç olarak memono öylece duruyor.  Peki bence ne olmalı; *Mail adresi ile uygulamadan ve tarayıcıdan bağlanılabilir bir uygulama erişim kolaylığı sağlar. Cihaz değişimde veri kaybı yaşanmamış olur.  *30 yaş altını hedefliyorum. *Gençler, bu uygulama ile k

Anne Tweet Siliyorlar!

31 Mart gecesi saatleri ileri aldık malum. Twitter'da geyikler dönerken, faydalı tweetler de atılmıyor değildi. NTV de bunu yapmak istedi. Sadece hatırlatmaktı niyeti. "Saatlerinizi geri almayı unutmayın" yazdı. Olabilir. Sonuçta bir insan sosyal medya sorumlusu. Şaşırabilir. Ama ne oldu, tweeti sildi. Olması gerektiği gibi yazdı. Demem o ki, silmeyeydi iyiydi. Onlarca alternatif cümle ile durumu kurtarabilirdi. Esprili bir dille toparlayabilirdi. Sanırım panik yaptı. Eli ayağına dolaştı. Sil tuşuna sarıldı. Napalım. Oldu bir kere. Takipçiden kaçmaz. Daha ne diyeyim.