Ana içeriğe atla

2. El Alışveriş Üzerinden Farkındalık

Covid-19'un hayatımıza girmesiyle başlayan karantina süreci, çoğumuz için bir farkındalık dönemi haline geldi. Aslında ikinci bir ayakkabıya ihtiyacımız olmadığını bir an için bile olsa düşünmedik mi? Tabi bu böyle sürmeyecek. Pandemi bittikten sonra tüketim alışkanlıklarımıza geri dönmekle kalmayıp, bir süre markaların satış rakamlarında ciddi artışlar olacağı öngörülüyor. Viyana’da açıldığı gün Louis Vuitton mağazasının önündeki kuyruk, Hermes’in tek mağazasıyla Çin’de şimdiye kadarki en yüksek satış rakamına ulaşması da varsayımları doğrular nitelikte.
Tüm bu tüketim çılgınlığı içinde büyüyen bir diğer pazar; 2. el ürün satış siteleri. Biraz hafızanızı zorlarsanız çocukluğumuzdaki Amerikan filmlerinden ‘garaj satışı’ olarak adlandırılan sahneleri hatırlarsınız. Ülkemizde ikinci el alışveriş fikrinin ev ve arabanın dışına çıkması ise uzun zaman sürdü.

Şimdi genel bir bakış atalım; son verilere göre mobil telefon abone sayısı 83 milyon civarında. Z kuşağı ise 15 milyon kişilik bir nüfusu oluşturuyor, ve deyim yerinde ise gümbür gümbür geliyorlar, bu rakam bize pazar potansiyelinin büyüklüğünü gösteriyor. O kadar çılgınca tüketiyoruz ki evlerimiz birer mağaza gibi ve şu an hiçbir önemi yok. 2. el pazarı neredeyse yeni gibi düşünüyoruz ama sahibinden.com 20 yıldır hayatımızda. ModaCruz 2014 yılında kuruldu. Dolap’ın 2018’de %450 büyüdüğünü biliyoruz. Dolap’ta 18 milyon ürün, 7 milyon üye var. Her gün 120bin ürün yükleniyor. Mobil indirilme sayısı 9 milyonun üzerinde. ModaCruz’da 5 milyondan fazla kullanıcı, 7 milyon ürün var. 0 komisyon ve bedava kargo uygulaması ile müşteriyi aktif etme ve elde tutma oranı %60 artmış. Yakın zamanda Outlet’i yayına alma planları var. Diğer oyuncular, Letgo, Gardrops, BebeCruz, TutumluAnne, Zebramo, Givin,  Dekopasaj. Şimdilerde neredeyse hepsi satın alınan ürünleri, teslimattan önce dezenfekte hizmeti sunuyorlar.

I'm not a Shopaholic, I'm helping the Economy. Tote Bag by ...

Pazar doyma noktasına ulaşmış diyebiliriz. Bu alanda hala yenilecek kaymak varsa niş alanlara bakmak gerekir. 2.el kitap mesela. Nadir kitap var demeyin, tam olarak yukarıdaki kıyafet uygulamaları gibi bir uygulamadan söz ediyorum. Söylemesi benden. 

Kullanıcı sayıları gösteriyor ki bilinçli ya da bilinçsiz de olsa 2.el pazarına rağbet var. Ben kendi adıma seviniyorum. Sadeleşmek, arınmak isteyenler satıyor, belki daha dar gelirli olanlar beğendikleri markalı bir ürünü çok daha ucuza alıyorlar. Devasa, gönüllü ve kazançlı bir geri dönüşüm projesi gibi.

Bugün, bir ürünün bir kez giyilip atılması gibi bir israf gerçekten canınızı acıtmıyor mu? Bunun alım gücü ile hiç alakası olmadığını kendinize itiraf ettiyseniz devam edelim.

Bu konuyu seçme sebebim aslında azalan kaynaklara dikkat çekmek. Evde kalmak, bir düşünme fırsatı doğurdu, gerçekten bu kadar çok ürüne ihtiyacımız var mı? Hangimiz abimizden, ablamızdan ya da kuzenimizden küçülen kıyafetleri giymedik? 20 yılda ne değişti? Çok mu zenginleştik? Her yer pamuk tarlası mı oldu? Hayır. ihtiyacımız olduğuna inandırıldık, inandırılıyoruz. Entelektüel birikimi bir kenara atıp harcama limitlerimizle kendimizi ifade eder olduk. Mutsuzluklarımızı alışverişle ikame ettik.  Peki ya şimdi? Aldığı ürünü instagramda tanıtan kaldı mı? Kimler var canlı yayınlarda? Sırtını kitaplığına yaslayanlar.

Fred Pearce’in Nehirler Kuruyunca kitabına göre ortalama bir tişört için gereken 250 gramlık pamuğun üretiminde 2 bin litre su harcanıyor. Boyama, yıkama da cabası. Jean pantolon üretiminde sadece yıkama için bir ton ürün başına 70 ton su gerekiyor. Şu rakamları okuyup ürpermeyen var mı? Su, hangi elmastan daha değerli?


Kaynak: webrazzi.com/ hurriyet.com / Fred Pearce Nehirler Kuruyunca

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unvan Delisi

Başlık unvan delisi çünkü durumun en net ifadesi bu. Twitter hesabında herkes CEO. İşin ilginci gerçekten bir şeyler yapanların, küçük ya da büyük kendi işini başarıyla yürütenlerin tevazusu. Kurucu kelimesi bile yok çoğunda. Peki hiç kimseyken hatta çabalamazken kendine unvan yakıştırmak niye? Ben bunu gerçekten anlayamıyorum. 1. sınıftan, mezun olana kadar Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini sayısal olmayan her derste neredeyse gördük, görmediysek değindik. 5 kategoride olan bu ihtiyaçlar tamamlandıkça bir üst seviyedeki ihtiyacı tatmin etme arayışına girmek olarak açıklayabilirim kendimce. 1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım) 2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği) 3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık) 4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı) 5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erd

Hatırımda

Bir güzelfikirle korona günlerinde karşınızdayım. Ben ağustosun ortasından beri evde olduğumdan karantina benim hayatımda bir değişiklik yapmadı. Yoksa bol bol okuyup yazmak için yeni fikirler için ve daha bir çok şey için mükemmel bir fırsat şu karantina. Ama yine de keşke her şey eskisi gibi olsa da fırsat bulamasak bu saydıklarıma. İnşallah o günler geri gelecek.. Dönelim fikrime. Aylar oldu fikrim bana geleli gerçi, her neyse.  Ben aradım taradım bulamadım bir online anı defteri uygulaması. Memono var ama sadece Apple cihzlardan bağlanılıyor. Yani android koca bir boşluk. iPhone ile olan bağlarımı koparınca ipade indirmek durumunda kaldım uygulamayı ama ipadde resimler olmuyor, ve yazı yazmak bana daha zor geliyor. Sonuç olarak memono öylece duruyor.  Peki bence ne olmalı; *Mail adresi ile uygulamadan ve tarayıcıdan bağlanılabilir bir uygulama erişim kolaylığı sağlar. Cihaz değişimde veri kaybı yaşanmamış olur.  *30 yaş altını hedefliyorum. *Gençler, bu uygulama ile k