Ana içeriğe atla

Mütemadiyen Fikrim Var

     
Düşündüm ve bir karara vardım. Artık fikirlerimi blogda paylaşacağım. Nasılsa hayata geçirme kısmında yarım kalıyorum. En azından Tea.co gibi fikrimi eyleme dönüştürenlerden bahsedildiğinde 'aaa 3 sene önce iş plaını yazmıştım' dediğim zaman boş konuşma bakışlarıyla karşılaşmayayım. Tiryaki'ydi adı diye devrik ve duygusal bir cümleye girmeyeceğim tabi ki ama çok umut bağladığım, elle tutmadan sevdiğim, bu kez olur dediğim bir hazırlık süreciydi. Neyse, ben de hobi olarak fikir üretip iş planı hazırlıyorum, kitap okumak gibi bir şey.
     Tabi bookbas faciası var bir de. Kabuk bağladı yarası artık. Evladım gibiydi, çiçeğim benim. Onun hikayesi buralarda bir yerde olacaktı. Ama, muadillerimden de anladım ki bizim memlekette kitap okumayla ilgili işler yeterli ilgiyi görmüyor, ve popülerlik kazanmıyor.
      Yıllar önce Intel'in Teknoloji ve Girişimcilik Eğitimi'ne katılmıştım. Fikir üretiyoruz orada da. İş planı hazırlayıp tartışıyoruz v.s. 2011 ya da 2012 yılı sanıyorum. O zaman aklıma geldi; bulunduğum noktadan uygulama ile taksi çağırma. O zamanlar taksi daha çok kullanıyor ve taksi durağı numarası için sürekli google'dan arama yapıyordum. Tabi o zaman fikrimi kendime saklıyorum, sanki etrafımdakiler fikrimi çalıp yapacaklarmış gibi. Gençlik işte. Ama tabi bende fikir bitmediğinden başka bir fikirle yürümüştüm o eğitimde.
      Şimdilerde gözüm anne-bebek sektöründe. Tesettür giyimde sömürüye yakından şahit olmuştum ama anne-bebek sektörü onu asla aratmıyor. Özellikli olan hemen hemen tüm ürünler ithal ve çok pahalı. Wishbear mırıldanan ayı var mesela. Beyaz gürültü çıkarıyor bebek anne karnındaymış gibi sesler duysun ve uyusun diye. 420 TL. Makine mühendisi adayı kuzenime söyledim. Bir bakacak. Basit dedi. Bence bile basit, mühendis değilim sonuçta. Küçük bir cihaz bu sesleri çıkaran. Cihazı yerleştirmek için de ev hanımlarına ister peluş ister amigurami oyuncak yaptırılabilir. Hem yerli üretim, hem kadın istihdamına destek. Bu hem'ler arttırılabilir. Beyaz gürültü oyuncağı sadece bir örnek. İnşallah Hüseyin yapabilir. Okulunun destek olmasını bekliyorum, Ekonomi Üniversitesi'nin yani :)
      Bundan sonra fikirlerimi kendime saklamıyorum. Tiryaki için hala umudum var. Param yok. Çay zinciri için hala açık ve aç bir pazar var. Karton bardaklar tabi ki şirketten. Eee babam sağolsun ;) Reklam da yapayım, her şeye rağmen. Bu da ayrı bir hikaye ki onu da bir sonraki yazıda anlatayım. www.enka-cup.com

Başarısızlık konferansı yapan var mı? Gelip konuşmak isterim. 😉


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Unvan Delisi

Başlık unvan delisi çünkü durumun en net ifadesi bu. Twitter hesabında herkes CEO. İşin ilginci gerçekten bir şeyler yapanların, küçük ya da büyük kendi işini başarıyla yürütenlerin tevazusu. Kurucu kelimesi bile yok çoğunda. Peki hiç kimseyken hatta çabalamazken kendine unvan yakıştırmak niye? Ben bunu gerçekten anlayamıyorum. 1. sınıftan, mezun olana kadar Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini sayısal olmayan her derste neredeyse gördük, görmediysek değindik. 5 kategoride olan bu ihtiyaçlar tamamlandıkça bir üst seviyedeki ihtiyacı tatmin etme arayışına girmek olarak açıklayabilirim kendimce. 1. Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım) 2. Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği) 3. Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık) 4. Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı) 5. Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erd

Anne Tweet Siliyorlar!

31 Mart gecesi saatleri ileri aldık malum. Twitter'da geyikler dönerken, faydalı tweetler de atılmıyor değildi. NTV de bunu yapmak istedi. Sadece hatırlatmaktı niyeti. "Saatlerinizi geri almayı unutmayın" yazdı. Olabilir. Sonuçta bir insan sosyal medya sorumlusu. Şaşırabilir. Ama ne oldu, tweeti sildi. Olması gerektiği gibi yazdı. Demem o ki, silmeyeydi iyiydi. Onlarca alternatif cümle ile durumu kurtarabilirdi. Esprili bir dille toparlayabilirdi. Sanırım panik yaptı. Eli ayağına dolaştı. Sil tuşuna sarıldı. Napalım. Oldu bir kere. Takipçiden kaçmaz. Daha ne diyeyim.